13 Mayıs 2012 Pazar

ParaMort

Karşımıza hep aynı metinlerin çıkması üzerine kafa patlatmak lazım sanki. Metinlerin aynı olması hep aynı kişi tarafından yazıldığı anlamına mı gelir ya da aynı metinlerle karşılaşmamak bizim tercihimize mi kalmıştır? Yani biz de suç ortağı sayılır mıyız bu serzenişimize uydurduğumuz kılıf şayet suçtan sayılırsa? Gözlerimizi yumarak aynı metinlerden kaçabilir miyiz?
Peki yazarlar ayrı kişilerse, yani "aynı hikaye kaç farklı şekilde yaşanabilir?" sorusu aslında anlamını yitirdiyse, failleri birbirlerinden ayrı kılan ne? Hele ki etrafımız doğarken ve ölürken aynı olduğumuzu, eşit olduğumuzu kakalayan uhrevi öğretilerle doluyken...
Başlangıç ve bitiş midir yani sadece? Yani sadece doğarken ve ölürken eşit ya da aynı olmamızda sorun yok mu? Ya da doğarken ve ölürken bile olsa sadece, bir şekilde bir anı birileriyle aynı olarak, kopya olarak paylaşıyor olmak sorun değil mi?
Paylaşıyor olmak sorun değil mi? Yani kim doğamızda paylaşmanın olduğunu söyleyebilir? Bencillik var diyorduk ya insanda... Mesela dünyanın direğini sallarken "insanoğlu yaradılış itibariyle bencildir, yaradılıştan gelen sorunu da suç mu sayalım!" diyorsak şayet, alenen bencil olmalıyız. Neden paylaşmak?
Madem paylaşıyoruz, ben mesela ya da sen mesela, sevgilisi olan bir kadına yavşadığımızda neden bir anda o düğme kapanıyor? Senin kadınına yavşadıklarında neden kapanıyor o düğme? Başa dönüp aynı olmaktan alırsak bu noktada, dönüşümüz haksız, yersiz, okuyucuyu oyalayacak, gereksiz laf salatasıyla doyurmaya çalışacak bir dönüş sayılır mı?
Okuyucuyu, okumayanı, patronu, öğretmeni, aileyi, arkadaşı, onu bunu şunu... ne çok doyurmaya çalışıyoruz. Ortadaki sıkıntı aslında kaynakların; özkaynakların ve hatta paylaşan başkalarının kaynaklarının o doyuma ulaşmaya yetmemesi mi? Yani bir orgazm taklidi yapıp bir sigara yakmak neden bu kadar zordur?
Zor demişken, orgazm demişken, Tom Robbins dememişken ama demişçesine fütursuzca ondan bahsederken ve "Mükemmel aşkı yaratmak yerine vaktimizi mükemmel aşıklar arayarak heba ettik." cümlesini alıntılarken ve hatta hatta barda oturan kadını tavlamak için çalıntılarken... sahi neden bu kadar zordur bir insanı sevmek ya da bir kerecik de olsa bir orgazm taklidi yapmak? Her şeye alışmak diyorduk. Alışamayanlar ölür diyorduk, adaptasyon, doğal seleksiyon diyorduk. Milyon dolarlık şirketlerini batıran adamlar sıfırdan başlayabiliyordu ya da başlayamayacak olan kendini sıfırlıyordu, bire bir daha geçmemecesine... Alışamaz mıyız yani bizi seven ama sevmediğimiz birine? Alışamayacaksak şayet, ölmemiz gerekmez mi? Hani alışamayan ölüyordu ya...
E ama bu hesapla aşk intiharlarını yanlış kişiler etmiyor mu? Yani aşık olanın değil, aşık olanın kendisine aşık oluşuna alışamayan maşuk kadının ya da adamın intihar etmesi gerekmez mi? Adaptasyon, doğa, doğal seleksiyon bunu emrediyor olmalı.

Her şey daha ne kadar yanlış gidiyor olabilir ki? Feci bir labirent, aynı olmak da farklı olmak da sorun ve hayatta gri alanlar olduğunu sananlar, bunu insanlara tembihleyenler, insanları buna şartlayanlar gerçek göt laleleridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder